Biz küçükken kendimizi çok sevince büyüklerimiz telaşlanırdı. Bu çocuk habire kendini seviyor bir doktora mı götürsek acaba??
Şaka bir yana; Kendini sevmenin gerçekte ne anlama geldiğini bilmeyen nesiller, büyüklerimizi yetiştirdi, onlar kendi çocuklarını, onların çocukları kendi çocuklarını... Derken kişisel “Gelişim Çağına” geldik. Hemen hemen hepimiz kişisel gelişiyoruz, okuyoruz, koçlarımız var, danışmanlarımız var...
Ve çoğu da hala diyor ki “kendini sev, hayatındaki en önemli kişi kendinsin, tek başına mutlu olmayı öğren”.
İyi de sen bunu daha doğru dürüst anlamadan anlatmaya kalkarsan seni dinleyen, okuyan herkes sadece “bencil” oluyor, başka birşey de olamıyor.
Kendini sev demek, başka hiç kimseyi sevme demek değil ki! En önemli kişi kendinsin demek, geri kalan herkes önemsiz demek değil ki!
Kendini sevmek, kendini kabul etmektir. Kendini kabul edenin kendisine tenkiti yoktur ancak kendisini eleştirebilir. Eleştiri yapıcı da olur, tenkit ise yıkıcıdır. Buradan yola çıkışla, bilgeler demek istemiş ki; Kendisini sevmeyen, hiçbirşeyi sevemez. Kendini seversen, herkesi ve herşeyi de kabul edebilirsin.
Yani aslında amaç herkesi ve her şeyi kabul edebilmek. Sadece bunun “ilk adımı” olarak kendini sevmeyi öğren diyorlar.
Biz farkında olmadan ne yapıyoruz; “Kolayı var. Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi sevmezsek, geriye sevmek için sadece kendimiz kalırız, o zaman kendimizi sevmeyi daha kolay öğreniriz” diye düşünüp bencilliği tavana vurduruyoruz.
Lafa bak! “Sen kendine değer vermezsen kimse sana değer vermez”; Buraya kadar tamam da, sen kendinden başka hiç kimseye değer vermezsen onlar niye sana değer versin? Ancak uzaktan bakarlar, “değerli bir şahsiyet galiba ama benden uzak dursun”
Şunu unutmayalım!
Heşeyin bir değeri vardır. Herşey aynı değerdedir ancak önceliği farklıdır.
Kommentare